Telefon Tamiri ve Teknik Servis Samsung Teknik Servis, iPhone Teknik Servis,Lg Teknik Servis,General Mobile Teknik Servis,Htc Teknik Servis,icloud kırma,google hesabı kırma Fiyat ve Bilgi İçin: +905424999344 Mobil Teknoloji Market

BİZE BİRAZ MİNİMALİZM LAZIM…

Son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz bir akım minimalizm. Daha çok felsefe diyebiliriz. İlk olarak 1960’larda sanat eserleriyle hayatımıza giren, sonralarında bir yaşam tarzı olarak görmeye başladığımız bu akımı en kolay yoldan ‘sadecilik’ olarak nitelendirebiliriz. Aslında yaşam felsefesi formunda Japonların bizden çok önce keşfettiği,günlük hayatlarında uygulamalarıyla başı çektikleri bilinir.
Şöyle bir düşünün; 24 saat size gerçekten yetiyor mu? Gün içerisinde kaç parçaya ayrılıyorsunuz? Vaktinizi bu kadar alan uğraşlar gerçekten gerekli mi? Yapmaktan zevk aldığınız işlere zaman ve alan yaratabiliyor musunuz? Vakit geçirdiğiniz insanlarla olan ilişkileriniz gerçekten samimi mi? Ve daha pek çok soru…
Emin olun hepimizin bir zaman sorunu var. Ama iki boyutlu. Yani gerçekten yapmak istediğimiz şeylere zaman kalmaması ve yapmaktan çokta hoşlanmadığımız işlerde geçirilen zamanın bir türlü bitmek bilmemesi. Sonuç olarak yoksunluk hissi veya stres kaçınılmaz oluyor…
Pek çoğumuz, özellikle hayatımızda dönüm noktası olarak nitelendirebileceğimiz süreçlerde yaşam kalitemizi yükseltme amaçlı yeni kararlar alıyoruz. Yeni hobiler edinmek, spora yönelmek,daha fazla okumak vs. Fakat pratikte uygulama oranı ya % 10 gibi bir oranda kalıyor ya da hiç hayata geçirilemiyor.Bu konuda daha şanslı olanlar vardır elbette. Ama yaratılan yoğun koşuşturma içinde bu faaliyetlerden ne kadar fayda sağlanabilir kısmı tartışılır. Bu durumda yapılması gereken, vazgeçmek değil alan genişliği sağlamaktır. Sizi olumsuz etkileyen unsurları azaltarak ya da tamamen ortadan kaldırarak başlayabilirsiniz…
  1. EVİNİZDEKİ FAZLA EŞYALARIN TÜMÜNDEN KURTULUN
Ortalama bir temizlik rutininizi gözünüzün önüne getirin. Kaç dakikanızı belki de saatlerinizi hiçbir anlam ifade etmeyen biblolarınızı, hiç kullanmadığınız aksesuarlarınızı, tablolarınızı temizlemeye harcıyorsunuz? Saçma sapan örtülerin pek çok mikroba ev sahipliği yapması da cabası… Peki bunları almak için kaç para harcadınız? Sonuç olarak evinizi güzel göstermek için doldurduğunuz bunca ıvır zıvırın aslında önce gözünüzü sonra zihninizi yorduğunun farkında mısınız?
Emin olun sadeliğin şıklığını hiçbir aksesuarla yakalayamazsınız…
2. GARDROBUNUZ VE KİŞİSEL AKSESUARLARINIZ
Alışveriş çılgınlığı yüzdemizin büyük bir kısmını giysiler alıyor. Peki aldığınız herşeyi giyiyor musunuz ya da hergün bu kadar kıyafet değişimine gerçekten ihtiyacınız var mı? Eminim ki herkesin gardrobunda henüz etiketini çıkarıp giymediği kıyafetleri vardır. Peki giydiklerimiz arasında gözle görülür bir fark var mı? Aksesuarlarımızı ne kadar sıklıkta değiştiriyoruz? Bu kadar takı, çanta, şapka vs. arasında değişiklik yapmaktansa imzamız olacak belli ürünleri kullanmak daha makul değil mi?
Peki siz üstte yer alan görselde ki gardrobu mu yoksa alttakini mi tercih ederdiniz?

Benim cevabım kesinlikle alttaki… Bunun bir de şu artısı var. Gerçekten bir tarz sahibi olursunuz ki tarz en büyük imzadır. Steve Jobs yıllardır aynı kot pantolon/siyah t-shirt kombinasyonunu kullanıyor. Cem yılmaz deyince gözümüzün önüne hep siyah t-shirt geliyor. Audrey Hepburn demek siyah küçük elbise demek. Listeyi bunun gibi pek çok örnekle uzatabiliriz.
3. HER ZAMAN LİSTE HAZIRLAYIP ALIŞVERİŞE ÇIKIN
Alışveriş merkezlerinin o büyülü ve tüketim çılgınlığına sürükleyen havasından hepimiz muzdaripiz. Kullanıp kullanmayacağımızdan bile emin olamadığımız pek çok şeyi sepete doldurup, kasada büyünün bitmesiyle kendimizi bir dram içinde buluyoruz. Listenin dışına çıkmamaya kendinizi şartlayarak ihtiyaçlarınızı sıralarsanız emin olun bu saçmalıktan kurtulabilirsiniz. Bir Fight Clup repliği olan “sevmediğimiz işlerde çalışıp, ihtiyacımız olmayan şeyleri almak” gerçeğinin sizi tüketmesine izin vermeyin. Emin olun o paraları zevkle harcayabileceğiniz daha farklı pek çok alan var.
4. KALİTEYE ÖNEM VERİN
Aynı türde ucuza mal edilen farklı farklı 10 adet t-shirt alacağınıza aynı parayı verip 1 tane kaliteli ama uzun ömürlü, şıklığınızı tamamlayacak t-shirt alın. Emin olun hem içlerinde kendinizi daha iyi hissedecek hem de daha şık görüneceksiniz. Hele ki bu ucuz ürünlerin imalatlarında kötü şartlarda çalışan işçileri düşündükçe, bu tutumunuz firmalara yönelik boykot anlamı kazanır. Daha etik şartlarda üretildiklerini bildiğiniz ürünleri tüketmek zihinsel olarak sizi rahatlatacaktır.
5. PEKİ YA SOSYAL MEDYA?
Sosyal medya uygulamalarının artması ve mobil sürümlerinin ortaya çıkmasıyla telefonları elimizden düşürmez olduk. Çeşitlilikleri ile illa ki hitap edecek bir kitle buluyorlar. Bağımlıları ise hemen hemen hepsinden bir dal alıyor. Peki sizce tüm bunlar gerçekten gerekli mi? Bu platformlarda ki arkadaşlık ilişkileriniz ne kadar samimi? Tüm bunlara bunca vakit harcamaya değer mi?

Telefonunuzu elinize alın ve en az kullanılandan en çok kullanılana kadar bir gözden geçirin. En çok kullandığınız 1-2 uygulama haricindeki hesaplarınızı tek tek kapatın. Sıklıkla kullandığınız uygulamalarda ki arkadaş listenizi gözden geçirin. Birbirinizle etkileşimleriniz düşünün. Gereksiz bulacağınız büyük bir çoğunluk olduğunu göreceksiniz. Mantıklı olan bu insanlarla olan etkileşiminizi sıfıra indirmek. Emin olun az insan çok huzur gerçeği uzun yıllardan beri değişmedi. Buna bir nevi arkadaş detoksu da diyebilirsiniz…
Telefon ve e-posta rehberinizi gözden geçirin. Görüşmediğiniz,gereksiz bulduğunuz kişi temizliğini burda devam ettirin. Gün içerisinde ilgilenmediğiniz platformlardan gelen tanıtım ve kampanya içeriğine sahip e-posta temizliği sizi yormaya başladıysa, bu adreslerden gelen mailleri engelleyin ya da direkt üyeliğinizi iptal edin.
6. SORUMLULUKLARINIZI AZALTIN VE ÜZERİNİZDEKİ BASKIYI ATIN
Zihinsel yorgunluk dediğimiz durum hafife alınacak bi ayrıntı değil, aksine tüm psikolojinizi ve verimliliğinizi direkt etkileyen bir yüktür. Kendinizi herşeye yetişmek veya en mükemmel hale getirmek için koşullamayın.Herkesin ilgi alanları, yetenekleri birbirine göre farklılık gösterir. Başarınız da alanınıza olan yatkınlığınızla doğru orantılıdır. Aynı anda pek çok şeye yetişmeye çalışmak sizi tüketmekten öteye götürmeyecektir. Üzerinizden atabileceğiniz ve kendi isteğinizle edinmediğiniz sorumluluklardan kurtulun. Sadece zamandan sağlayacağınız kazancın değeri dahi paha biçilemez.
Yan dal üniversite okumak, çocuk sahibi olmak , kariyerinde doruklara ulaşmak, aynı zamanda çok iyi piyano çalmak, profesyonel sporcu olmak, her daim bakımlı görünmek vs. zorunda değilsiniz. Bu listeyi sonsuza dek uzatabiliriz. Toplumun statü algısının yaptırımları sizi daha iyi bir yere getirmez, aksine asıl yapmak istediklerinize yönelik üretkenliğinizi kemirir.
7. HOBİ Mİ ETİKET Mİ?
Yazının başından beri vurguladığımız ana tema sadelik haricinde, yapmak istediğimiz faaliyetleri sadece kendi isteğimiz dahilinde ve istediğimiz şekilde uygulamaya geçirmekti. Zaman zaman bazı etkinlik ve ilgi alanlarının popüler olmasıyla birlikte pek çok kişinin aslında kendisine hiç uymamasına rağmen bu güruhun içine kaptırıldıklarını gözlemleyebiliyoruz. Gerçekten bu bir istek veya ilgi mi yoksa popülerite kazanma çabası mı sorusunu getiriyor aklımıza. Hobi olarak uğraşılan bir alanı profesyonelliğe taşımak çok güzel bir gelişme tabii ki. Fakat bu sadece kendi tutkumuzla şekillenmeli. Kendinizle alakasız bir alanda kendinizi ıspatlamak için çaba harcamanız, sonucu olumsuz olunca üzüntüsünü yaşamanız sadece kendinize eziyet. Hobi zevk olarak yapılan birşeydir, bunu görev veya zorunluluk haline getirmeyin…
8. DİYALOG SORUNU
Sevsekte sevmesekte hergün pek çok kişiyle etkileşim halinde olmak zorunda kalabiliyoruz. Maalesef ki tüm bu iletişim fazlalığı ve muhattaplarımızın isteğimiz dahilinde olamayışı otokontrolümüzün devre dışı kaldığı anlar yaşatabiliyor. Kendimiz çok mükemmelmişiz gibi sürekli şikayet ediyor, yargılıyor, gereksiz cümleler kuruyor,dedikodunun dozunu kaçırıyoruz. Peki tüm bu kirliliğin zihnimizdeki kalıntılarının farkında mıyız? İç huzura erişmek isterken karşılaştığımız engelleyici duyguların kelime de karşılığının bunlar olduğunu söylesek? Az kelime çok anlam, az yargı daha çok empati, az konuşma çok dinleme… Bir süre deneyin, etkilerini kendiniz gözlemleyin…
9. KENDİNİZİ SESSİZLİĞİN KOLLARINA BIRAKIN
Ne kadar yoğun tempo ve kalabalık içerisinde yaşarsanız yaşayın en azından günde 1 saati kendinize ayırın. Bu bir saat hobilerinizden ve kişisel faaliyetlerinizden ayrı olarak sessizlik içerisinde ve düşünerek geçirmeniz gereken 1 saat olacak. Güzel bir çay demleyin, sessizliğin ve yalnızlığın içinde kendinize kendinizi dinleyebilme şansı tanıyın. Toplum içerisinde ki sizden ayrı, iç dünyanızda da bir siz olduğunu hatırlayın. Zihninizi dinlendirin. Geleceğe dair yapmak istediklerinizi ve ona giden yoldaki yatırımlarınızı düşünün. Yolun neresinde olduğunuzu ve bu yolda ne kadar zamanınız olduğunu hesaplayın. Kimbilir belki de daha hızlı hareket etmelisinizdir. Bu sorunun cevabını yalnız kaldığınız zaman iç sesiniz size fazlasıyla verecektir…
10. EN RAHAT YASTIĞIN TEMİZ BİR VİCDAN OLDUĞUNU UNUTMAYIN…
Aslında yaptığımız herşeyin, ortaya çıkan her akımın, anlamaya çalıştığımız her felsefenin, içinde bulunduğumuz faaliyetlerin tek bir amacı var; kişisel doygunluk ve iç huzur… Genelde kişisel doygunluk çok fazla ön plana çıkıp iç huzur geride kaldığı için tükenmişsik veya sosyal stres dediğimiz tablo ortaya çıkıyor. Kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayabilecek ve maneviyatımızı doyuracak olgular için ekstra çaba harcamamız gerektiğini düşünüyoruz ama inanın bu kadarına gerek yok. Elbette ki bir sivil toplum kuruluşunun faaliyetlerinde ya da yardım derneklerinin çalışmalarında bulunmanın önemi tartışılmaz. Ama bu kadar profesyonelliğe taşımak için kendinizi zorlamanıza da gerek yok. Ufak adımlarla başlayabilirsiniz. Çevre korumada örgütsel çalışmalar içinde yer alamıyorsanız işe kendi çöpünüzü etrafa atmayarak veya yolda gördüğünüz bir atığı en yakın çöpe bırakarak başlayabilirsiniz. İnternet üzerinden faaliyet yürüten kurumlar aracılığıyla çeşitli okullara kitap bağışında bulunabilir, kullanmadığınız kıyafetlerin aynı kanallar aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlayabilirsiniz. İnsanları kırmaktan, samimiyetsizlikten uzak durarak, önyargılarınızı yıkarak işe başlayabilirsiniz. Bu sizin kendinize olan saygınızı da artıracaktır.
Bunları uyguladıktan sonra daha rahat bir uyku için başka hiçbir takviyeye ihtiyacınız olmadığını farkedeceksiniz…


EmoticonEmoticon